geceye bir şiir bırak
-
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var.
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
denize saatlerce bakabilir, bir kuşa , bir çocuğa
yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
kopmaz kökler salmaktır oraya... -
+keder dahi getirse aşka güven.
- sözleriniz çok müphem, onları anlayamıyorum,
+aşk bir çiçek gibi narindir, güldü mü ölür.
- sözleriniz çok müphem onları anlayamıyorum,
tagore -
vazgeçtim
içimdeki tufan dipsiz bir girdap
nefesim yavaşlıyor, telaşlı adımlarım
varlığım sus pus, sözlerim kayıtsız
benliğimden taşarken, yorgun susuşlarım
hayatın renkleriydi benim umutlarım
kalbin kalbimde yeşeren filizdi
gözlerin ruhuma sinen bir elem
suskunluğun eritiyor evhamı ve sancıları
son kez vazgeçtim ve geçtim yanından
saçları simsiyahtı, bakışları kördüğüm
ruhumda hiç açmayan sevda uyandı
sana ulaşmak için ektiğim çiçeklerim ziyandı
kiristal -
şairin külleri
kendi soğuğunda üşüyen boşluk
yokluktan varlığa akan ezgi
körlerin mağaralara güneşi çizdiği ülkede
çıplak elleriyle ateşi tutan anka
esrik, hatırlayamadığın bir rüyada
ağaçtan toprağa damlarken su
suya inerdi çıplak arzu
ve güzelliği gözlerle sevişen tanrıça
gizlensede efsunu çiçeğin rengine
biz onu genede görürdük
tenimizi okşardı rüzgar
ve rüzgara tutunup uçuşan özgürlük
uykular ve rüyalar yarım kaldılar
billur suda gözlerimizi kamaştıran o ışık
usulca uzaklaştı ırmağın akıntısına karışıp
sonra orduların ayak sesleri
ve şimşekler
karanlığı bir bıçak gibi kestiler
bir göründü bir kayboldu yollar
gün,simsiyah gecede bir sürgün
gergin dizginlerle
bir kaçak gibi
sessizce
geç kaldık ,
uyanıyor işte yavaşça
sonsuz uykusundan zaman
gece soyunuyor karanlığından
yaklaşıyor tan yerinden sıyrılıp
üflüyor titreyen ruhlarımıza müziğini
bilinmeyeni
ve sen ! ateşi söze çevirmeye çalışan şair
gerek yok artık kelimeler uydurmana
görmüyor musun ?
uçuşuyor küllerimiz boşlukta . -
ben içimde yaşıyorum.
nadir sevgilerin nefesini hissetmek için pencereleri
her zaman aralık bırakırım.
kapı?
sadece birkaçı için açarım.
her gün odalarımdan, koridorlarımdan geçiyorum ve balkondan hayatı seyrediyorum.
ancak çekmeceler…
ah... çekmeceler mi?
mario quintana -
kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum.
onu orada,
beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.
bıçağın ucundaydı insanların hafızası,
insan unutandır,
ve insan unutmaya mahkum olandır.
~didem madak -
"seni bir yabancı gibi karşıma alıp
bunun dayanıklı bir şey olmadığını
sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın
yapılan bir şey olmadığını,
başlangıçta bir melek konduğunu
sonunda bir kelebek öldüğünü,
yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
bir korkular ve alışkanlıklar bütünü
olduğunu,
bütün bunları sana
nasıl anlatacağım?" -
ay battı, sübh açıldı,
zeyneb neva’ya geldi…
zehra dedi “hüseyin vay!”,
âlem sadaya geldi…
cennatiden işitti
peygamber-i gerami…
neleynisiz, abasız,
kerb-u bela’ya geldi… -
bak soldu beni bıraktığına şahit olan çiçek.
sırtımın izi çıkmış bıraktığında dayandığım ağaçta.
göz yaşlarım hala düşemedi yanaktan,
göz kapaklarımı artık hissediyorum.
kim demiş beynin vücudu yönettiğini?
sen arkanı döndüğünde beni göremeyecek kadar uzaktayken
ben hala sana "gitme" yi heceliyorum. (mane in ben) -
tanrımız ve tanrılarımız
a
bir inandığım tanrı var, bir de inanmadığım
yer altında ve bulutlar üstünde!
birisi ezeli sahibi yerin ve göğün
öteki kainatın var olduğu günde
kurmuş temelini ilahi kötülüğün
günahlar yaratmış, içip de kanmadığım
birisi içimde yaşar, öteki gökyüzünde!
b
tanrı mı yaratmış bunca insanı?
bu kadar günahkar mıydı tanrımız?
günah çamurundan var etmiş bizi
ne zaman yazılmış alın yazımız?
nedir
değişmez yapan kaderimizi?
kim tutuyor avuçlarında zamanı?
bizden önce de var mıydı tanrımız?
c
başkaydı çocukluğumun tanrısı
daha iyi kalbli, daha güler yüzlüydü
mavi gözleri, beyaz elleri vardı
gözlerimin yaşı, gönlümün hüznüydü
güzeldi, iyiydi, halden anlardı
sesinin hayalimdeki yankısı
yıllardır unutamadığım türküydü
d
insanların iyi değilmiş anladım!
yalanmış cehennemin, hayalmiş cennetin
günahlarımızmış bize yâr olan
senin olsun sevabın, faziletin
yansın yalan cehenneminde günahkâr olan!
dilersen günahlarımızı affetme tanrım!
seni affediyoruz bizi yarattığın için !
e
bu uzun yıllar bitmeyecek mi?
ne zaman geçecek yorgunluğumuz?
o yollar ki bir ömür boyu uzun
öyle büyük, öyle sonsuz
tesellisi yok mu bu son yolculuğumuzun?
bir gün aynı yolda gitmeyecek mi?
iki yabancı gibi maddemizle ruhumuz?
f
gök benim değil, güneş benim değil
verin bana karanlığımı
bitmeyen geceler istiyorum
bulmalıyım gecelerde bıraktığımı
sönsün bu ateş, bu lamba, bu mum
tanrım! sen tanrılığını bil
ben de insanlığımı !
g
düşüncenin sonu yokmuş anladım
dar bu dünya bir kişiye, dar
hayallerimiz öyle geniş ki !
daha kaç kış sürecek, daha kaç bahar?
çilemiz dolmamış, ömrümüz bitmemiş ki !
kâinatın ne küçükmüş tanrım!
kederler yaratmışsın kainat kadar
h
bir gün toprak mı olacak
bu gözler, bu saçlar, bu ten?
yaşamak bir korkulu rüya mı?
neden yaşıyoruz, neden?
geri verin bana dünyamı
ben de ölürsem yeryüzünde kim kalacak?
tanrı'da bulduğumu, tanrılar aldı benden !
i
tanrım! senden saadet diledik
sen bize ümit verdin
çeşmeler gürül gürül aktı hazdan
iklimler yarattın, mucizeler gösterdin
bir koku bahardan, bir ışık yazdan
yine de hayatın kıymetini bilmedik
ümidi bir, kederi bin çeşit verdin
k
biz yokken kimbilir ne rahattın?
insanlarından ne gördün tanrım?
insan önce sana isyan etti
insan olduğunu anladığı gün, tanrım
verdiğin zekâ insanı sana düşman etti
bu küçük tanrıları da sen yarattın
adil değilsin amma büyüksün tanrım!
ümit yaşar oğuzcan
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap